15 Mart 2014

Berkin Elvan

Yazı tamamen kendi düşüncelerimden oluşmaktadır. Kimseye empoze etmeye çalışmıyorum ya da kimsenin fikrini değiştirmek için uğraşmıyorum.
Berkin'in öldüğü haberini okulda aldık. İçime öyle bir oturdu ki. Bu nasıl bir şeydir, ekmek almaya giderken kafasından gaz kapsülüyle vurulmak nasıl bir cinayettir? Tüylerim diken diken bir halde, arkadaşlarla ne yapacağımızı konuştuk. Önce oturma eylemine karar verdiler, ancak çok sevgili okulumuz böyle bir şeye izin vermedi. Biz de örgütlendik, daha doğrusu bir sürü okulu da örgütledik ve Berkin için, uyanması için, görevimiz olduğu için,
içimizdekileri dışarıya vurmak için yürüyüşe çıktık. 
Herkes yan yana, tek bir amaç var!
Ellerimizde kartonlar. Üzerinde Berkin'le ilgili şeyler yazıyor. Büyük bir kalabalık. Tüm liseliler orada. 
Herkesin ortak olarak düşündüğü, bildiği tek bir şey var: "Katil var, hırsız var!" Hepimiz bunu haykırıyoruz. 
Öylesine dolmuşuz, öylesine patlama noktasına gelmişiz ki, boğaz ses kimse bir şey dinlemeden bağırıyor. Bir sürü kişi balkonda ellerinde tencere tava, bize destek veriyor. Onları alkışlıyoruz. Yoldan geçip bizim için korna çalanları alkışlıyoruz. Kimsenin bir şeye zarar verdiği yok, zaten bir süre sonra da yanımızda polis, hep birlikte yürüyoruz!
Onlarca slogan.. "Katil devlet!" "Liseliler yürüyor, mücadele büyüyor." "Faşizme karşı omuz omuza." Ve daha onlarcası..
Bir tane var. O kadar aldı ki beni benden, öylesine duygulandırdı ki.. "Ali İsmail Korkmaz." diyordu birisi, hepimiz beraber, "Burada!" diyorduk. "Abdullah Cömert!" diyordu, "Burada!" diyorduk! "Berkin Elvan!" "Burada!" ....
15 yaşında, hiçbir zararı, kötü düşüncesi yokken, nasıl oluyor da...
Devamını yazmaya gerçekten gücüm yok. O kadar çok üzgünüm, o kadar kötüyüm ki anlatamam. Sinirliyim, öfkemden kuduruyorum, hâlâ inanamıyorum hatta. Hele hele şuna..


"Başbakan Erdoğan, başından gaz kapsülüyle vurulduktan 269 gün sonra komada hayatını kaybeden Berkin Elvan için "terör örgütlerinin içine aldığı yüzü poşulu, eline sapan verilmiş, cebinde demir bilyelerle olan bir çocuk" diyerek "Ne ekmek alması ne alakası var?" açıklaması yaptı."
Bu ne demektir? Bu nasıl bir adiliktir? Bu nasıl bir vurdumduymazlıktır da böyle bir açıklama yapılabilir? Utanıyorum. Allah kahretsin! Öyle çok utanıyorum ki...
Düşünüyorum, annesi babası ne haldeler, onu sevenler, biz ne haldeyiz... Bir de tekrar düşünüyorum, "ne ekmek alması?" diyenleri.. İnanamıyorum, ülkeme/onlara/kendime.
Sormak istiyorum, buradan sormak. Bu kadar mıdır sizin vicdanınız, bu mudur üzüntü duymanız gerekirken ki duygusuzluğunuz? Ayakkabı kutusu kadar mı! 
Her akşam haberleri izlerken "Ben nasıl bir ülkede yaşıyorum?" diye soruyorum kendime. Artık haber izlemeye korkar oldum biliyor musun... Devletin görevini bize ilkokulda sosyal dersinde halkın refahını sağlamak diye öğretmişlerdi, ben anlamıyorum, ölüme sebebiyet vermek değil ki devletin görevi!
Bir de şu var: Güya ekmek almaya giderken yoldan gitmeseymiş, şu kenardan gitseymiş, şurasına baksaymış! Allah kahretsin sizi, başka hiçbir yorum yapamıyorum, inanın! 
Sonumuz ne, inan bilmiyorum.. Tek bildiğim daha da kötüye gitmeden her şey el değiştirsin, yepyeni bir düzen kurulsun, daha fazla canımızdan can gitmeden... 
Bu arada... Sakın ola "oy kullanmayacağım, nasıl olsa xxx kazanacak!" deme. Git oyunu kullan. Belki elektrik kesilir, xxxten başka tüm sandıklar yakılır falan ama olsun, sen git kullan oyunu!



3 yorum:

  1. Ben de artık haber izlemiyorum sonra sinirlerim geriliyo filan, ülkemden soğuyorum.

    YanıtlaSil
  2. Okuyunca gene hatırladım o zamanlar,çok olmadı zaten.
    Ben de aynı senin hissetiklerini hissetmiştim.Hele cenazesinde bulunmak çok değişikti.

    YanıtlaSil