9 Ekim 2014

18'e doğru adım adım...

Sadece bundan birkaç sene önce, neredeyse her gün "Acaba 18 olmak nasıl bir şeydir?" diye merak ediyordum.. Ne yani, şimdi barların kapısı sonuna kadar açık, (ki zaten aslında boydan dolayı yaş sorulan bir insan değildim) evden kaçmacalara okey ve polis amcalara "Size ne beöö, ben 18'im tağammı?!" deme günlerim mi başlayacaktı?! Nasıl yahu, ne ara ben bu kadar büyüdüm!
Olgunlaştığımı hissediyorum.. Bir tek o hissi anlatamıyorum sanırım, öylece içimde yaşayıp duruyorum.. Üniversite yaklaşıyor zaten, bundan daha güzel ne olabilir ki diye düşünürken kendi sorumun cevabını veriyorum aslında kendime, "olgunlaşmak".
"Olgun insan" tanımını bana 2 yıl önce sorsan, "İnsanlara göre nerede oturup kalkması gerektiğini bilen insan ama bana göre içi şişmiş, ruhu sönmüş, edepli durmaya çalışan kişi" derdim. Bildiğin bu cevabı verirdim ama şu an işin rengi değişti.. Büyüdüm!
Her doğum günümde hayatım boyunca bende iz bırakan iyi veya kötü şeyleri anlatırdım normalde. Bazen bir kağıda yazar çöpe atardım, bazen de burada seninle paylaşırdım. Neden bilmiyorum, beni rahatlatıyor mu onu da bilmiyorum, tek bildiğim şey artık anlatmayacak olmam.. İz bırakan olayların bıraktığı izleri hâlâ kendimde taşıyorum belki, ama tekrar anlatmak, kendini paralamaktan başka bir şey değil sanki.. 
Yarın doğum günüm. Geçen seneki doğum günümü hatırlarsın, nasıl mutlu olmuştum, yazmıştım buraya da. Geçen senekini de hatırlamamıştım, arkadaşım mesajla hatırlatmıştı ben biyoloji testi çözerken "Hediyeni vereceğim yarın." diye. "Ne hediyesi" demiştim de sonradan aklıma gelmişti. Bu sene böyle olmadı ama, hatırladım.. Sanırım o yüzden hatırladıkça "Keşke o günü atlasak, yaşamasak" diyip durdum.. 
Üniversite için gün saydıkça, sınav günü de yaklaşıyor.. Bembeyaz bir sayfa açacağım üniversitede, daha olgun bir Uska, daha az boka batan bir burna sahip Uska, daha az rezil olan bir Uska.. Baksana, ben bile yan yana getirince bunları, kendime inanamadım! Yahu ben kendimi tanıdığımdan beri burnu boktan çıkmayan manyak deli dolu bir insanım.. Ama telefon numaramı değiştiriyorum yani, o kesin.. 
Mutlu muyum? Çok! Ama çok da yorgunum. İstediğim şeylerin çoğuna sahibim, bundan daha güzel ne olabilir ki? 
Ya dünyanın en saçma blogu olarak anlattığı blogum sayesinde kocaman bir gazetede (ki binasının önünden geçerken nefesim kesilirdi, götüm üç buçuk atardı) 3 ay yazdım! Burası sayesinde yine, elle tutulur bir kitaba ortak yazarlık yaptım. Kendi kendime yazdığım 4 kitap var, senaryo denemelerim, öykü çalışmalarım.. 
Buraya başlarken yazdığım ilk yazıyı hatırlıyorum da, tüm cümlelerimde "Belki bir gün" geçiyordu. "Belki bir gün kitabım olur, belki bir gün köşem olur, belki bir gün bir şeyler yazarım" Eeee! "Belki bir gün" bugünlermiş!
"Son sene oldu, burayı boşladı" diyeceksin, çok çok haklısın. Ama o kadar yoğun ki, o kadar bela bir sene ki.. Bence son sene değil, "yorgunluk ve stres senesi." Güya demiştim ki ben her zaman yazarım.. Bok her zaman yazarsın Uska, gördük işte halini, kaç aydır yoksun.. Bu arada artık düşmanıma "Allah sana benim gibi bir çocuk nasip etsin" diye beddua etmeyeceğim, "Son sene olursun inşallah!" diyeceğim..
Burası, beni çok mutlu eden yerlerden oldu.. İnan bana, öyle güzel yorumlar aldım ki, gece gece mutluluktan ağladığım oldu.. Adam bildiğin bana "Her üzüldüğümde senin blogunu okuyup mutlu olmaya çalışıyorum, iyi ki varsın." yazmış, ben ağlıyorum.. Adam bana "Sen mutluyum dedikçe ben daha çok mutlu oluyorum." diyor, ben yine ağlıyorum.. Asla bırakmayacağım dostluklar edindim ben.. Haa, ama bazı manyaklar var ki, beni üzmedi aslında, kendime gelmemi sağladı.. Bi yazımın altına yazmış biri "Bu blog kadar günahkar bir blog görmedim, pis köpek dinsiz." Allahım, okuyup okuyup gülüyorum! Ya da PuCCa'yla tanıştığım gün yazının altına "Ne gerek var, saçma saçma şeyler." yazanı mı dersin.. olumsuz yorum beni kendime getiriyor yani!
Ama küçükken olsa, birisi bana olumsuz bir şey söylese, yerden yere atardım kendimi. Büyüdüm işte. 
Bunu da söylemek istiyorum.. Ben normalde insanları "sevdiklerim" ve "nefret ettiklerim" diye ayırırdım.. Artık insanlar benim için "sevdiklerim" ve "ölürse üzülürüm dediklerim" oldu.. 
Yazıyı virgülle bitireceğim bu arada, buralarda olacağım çünkü..
Son birkaç şey daha.. Bir şeyi eğer çok istersen, ama bak, gerçekten çok istersen oluyor! İnan bana!
Hiçbir şeyden vazgeçme, sonuna kadar git.. Takıntılarımızla varız lan biz, öyle de manyak insanlarız!
Şimdi ben yaşlanıyor muyum ya,,,,,