25 Ağustos 2016

Yanlışlıkla intihar eden tek insanım!

Zamanında Abdullah Gül'ün bir twiti vardı, adam resmen beni düşünerek atmış. "İleride uzun boylu, kambur bir çocuk saçma isimli bir blog açar, yazacak bir şeyler bulsun, en iyisi ben şu twiti atayım." diye düşünerek, "İnsan gerçekten hayret ediyor." yazmış bence. Kendisine kocaman bir teşekkürü borç bilirim, çünkü az önce arkadaşıma telefonumda "Üç kere intihar etmişliğim vardır, ama yanlışlıkla!" gibi, yedi kelimelik efsane bir cümle kurdum!

Zaman geriye aksın!
13 yaşımın yaz ayında sakin sakin havuza girmek, dondurma yemek ve gezmek yerine; o dönemin en popüler konularından birine merak sardım. Ruh, cin, beyaz ışığı görme, üç harfliler muhabbeti. Herkes konuşuyor, "Ayy, biz çağırdık geldi, biliyor musun? Arkadaşım Ayşe'ye musallat olmuş, kız delirdi vallahi. Hiii, sakın bana 'Ben daha beyaz ışığı görmedim.' deme! Bizim üst komşunun kızı bile görmüş ayol!" diyorlar, beni meraktan bitiriyorlar.
Ruhmuş, cinmiş, zaten ödüm kopuyor. En son, geçen yıl Dabbe'yi sinemada izlemek gibi bir gaflete kapılmıştım, bir hafta boyunca tuvalete annemle gittim. Filmin yarısını koltuğun altında ağlayarak izlememi anlatmadım daha. Neyse, "Madem öyle," dedim, "Ben şu beyaz ışığı göreyim."
Bir yandan da kendime soruyorum. Evet, beyaz ışık, süper.  Eee? Görünce bir şey mi oluyor, bir anlamı var mı? Yapılan genel tanım "Ölecek gibi oluyorsun ama ölmüyorsun, araf ışığı o." gibi, korkudan altımıza işeten bir cümle.
Uzun uzun düşündüm, planımı yaptım. Yanımda oturan kuzenime "Gel hadi dondurma almaya gidelim." der gibi, "Kalk kalk denize, beyaz ışığı görmeye gidiyoruz!" dedim, fırladık yerimizden.
Planım şu: Denize giriyoruz, derin bir nefes alıp batıyoruz, nefesimiz bitene kadar çıkmıyoruz ve beyaz ışığı görüyoruz. Evet, dünyanın en geri zekalı insanıyım ama söylerken çok mantıklı duruyordu.
Denize girdik, üçten geriye doğru saydık, daldık. Önce her şey güzel gibiydi, "Ohhh!" diyorum içimden, "Ferah ferah görücem beyaz ışığı, hey maşallah!" Sonra nefesim bitti, bu beyaz ışık yok! "Diren Tolga," dedim, biraz daha beklemeye karar verdim. Bu arada da baloncuk çıkarıyorum sürekli, aman allah diğer tarafa giderim diye tırsıyorum resmen. Sonra... bir anda bir şey oldu. Böyle benim uykum geldi, ellerim kollarım yavaşladı. Gözlerim hafifçe kapandı...
Lan! Anasını avradını dedesini! Hatta ebesinin teyzesinin bilmem nesini! Bildiğin her taraf bembeyaz, allahhımmm sana mı geliyorumm derken; sudan çıkışımı, sahile koşuşumu, kumları öpüşümü, yerlerde yuvarlanışımı görmeliydin!
Şerefsiz kuzenim nefesi biter bitmez çıkmış bir de, bana da uzaylı görmüş gibi bakıyor pezevenk. Oturdum her şeyi anlattım, "Böyle böyle vallahi," dedim, "Beyaz ışığı gördüm." Baktı bana uzun bir süre, "Boşver şimdi beyaz ışığı, mangal yakmışlar, gel hadi yiyek." dedi. Ayy, soğan salatasını görünce iki saniyede unuttum olanları yemin ederim.

Rekor denemelerinden bildiriyorum
Aradan bir yıl geçmiş, yine yaz ayındayız ve yanımda yine aynı kuzenim var. Yalnız bu kadar olaydan sonra o salakla kuzenliğimi gözden geçirsem iyi olacak.
Neyse, yine biz beraber oturuyoruz, evde kimse yok. Durdu durdu, "Rekorlar Kitabı'na girmeye ne dersin?" dedi. Ben tabi ondan daha salak, "Ne duruyorsun, kalk kalk hadi!" dedim.
Su içme rekoru kıracakmışız. Mutfağa geçtik beraber, başladık suları içmeye. Hiç abartmıyorum, ben 22 bardak içtim, kuzenim 19 bardak içti. Her şey güzel gidiyordu...
Benim karnıma girdi bir ağrı, ölüyorum resmen! Tuvaletten çıkamıyorum, inliyorum, yerlerde sürünüyorum, ağlıyorum! Hemen annemleri aradık, "Salak salak iş yaptık, koşun!" dedik, hastaneye gittik.
Zehirlenmişiz bildiğin, iğne vurulduk. Annemlerin bana söyledikleri "Devede de boy var ama eşşşeğin arkasından gidiyor. Nerde hata yaptık da sen çıktın benden?!" laflarını geçtim, doktorun "Neden delikanlı, neden yani?" diye sormalarını anlatmak bile istemiyorum.
Rekorlar Kitabı'ndan da kimse gelmedi bu arada, şerefsizler!

Sonum bir türlü gelemiyor
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, seni ve jelibon paketini uçurumdan aşağı sarkıtıp "Birini kurtarma şansın var." deseler, jelibonu seçerim. Hehehe, şaka yaptım, tabii ki seni seçerim! (Okuyucusunu kaybetmek istemeyen Tolga'nın dramını okudunuz.)
Halam teee elin Amerikalarından bana jelibon şeklinde vitamin almış. Rutinim şu, her sabah üç tane yemek ve hayatıma devam etmek.
Ancak Tolga olmak, 'doğruyu abartmak'tır!
Evde oturuyorum, şeker krizine girdim. Yiyecek hiçbir şey yok, kafayı yemek üzereyim! Buzdolabını açtım, kenarda o kavanozu gördüm. "Aaaa," dedim, "En iyisi ben bunları löp löp götüreyim, hem çok faydalı, gelişimime yardımcı olur!" Bu cümleyi iki metre bir çocuk söylüyor bu arada, rezilliği sen düşün! Daha ne kadar gelişeceksin sen be!
Aldım kavanozu kucağıma, televizyon izlerken üçer beşer ağzıma attım vitaminleri. Kavanozun bittiğini, kucağımdan yere çaat diye düşmesiyle anladım. Ve aklıma dank etti: Ben vitamin zehirlenmesi geçirecektim!
Hiçbir şey hissetmediğim halde kendimi koltuktan yere attım, hafif bir uzandım. Ellerimi uzaklara uzatıyorum ama uzanamıyorum hiçbir şeye, gözlerimi kısıyorum, "Ölüyorum, sanırım artık gitme vakti..." filan diyorum! Gözlerim dolu, yuvarlanıyorum, her şey bitmiş gibi davranıyorum ama aslında domuz gibiyim!
Bir yarım saat öyle takıldım, baktım ağrı sızı yok, "Amaaan," dedim, oturdum diziyi izlemeye devam ettim. Ta ki, annem eve gelip kavanozun bittiğini görene kadar...
Bana ettiği küfürleri, uydurduğu küfür kombinasyonlarını buraya maalesef yazamam. Hemen Amerika'daki halamı aradık, halam elinde kavanozla birilerine sormaya gitti, bir de millerce öteden küfür yedim sağ olsun.
Dedikleri tek şey: "Bir şey hissederse hemen doktora gitsin." oldu. Lan! Sanki ben bilmiyorum öyle olması gerektiğini!
Bütün gece, kendi ölümümü düşünüp hıçkırarak ağladım salak gibi. Hatta vasiyetimi yazdım, tek mal varlığım olan kalemlerimi isim isim yazıp kuzenlerime bölüştürdüm.
Sonuç olarak, tahtalara vur, gayet iyiyim. Sen gül diye yazı bile yazıyorum!
Vasiyetimi de hemen yırttım, para verdim oğlum ben onlara!

1 yorum:

  1. sen üniversite kazandığından emin misin? Bazen akıl tutulması yaşar insanlar. Kendine zarar vermediğinden emin ol, üzme bizi :D

    YanıtlaSil