9 Kasım 2020

Evden yana şansım yoook, ağlıyorum derdim çoook


 Geçen gün odamda otururken kedim Kamuran, bi anda durdu, prizi izlemeye başladı. Çamaşır makinesi çalışıyordu banyoda, bi anda o da durdu. Kamuş'a sesleniyorum, kesinlikle bana bakmıyor, prizden gözlerini ayırmıyor. Önce üç harfli gördü sandım, altıma sıçtım yemin ederim. Sonra "vızzzz" diye bi ses, bi koku derken... Hassiktir, priz yanıyor!
Koşup o şalteri nasıl indirdim bilmiyorum. Gidip saçma sapan bi çoğaltıcı almıştım beş tl'ye, caddedeki züccaciyeden. Onun, banyo ile bağlantılı olan kısmı yanmış, prizi eritmiş mahvetmiş. Aklınızda olsun, gidip benim gibi önemli şeylerin ucuzunu almayın. Sonra böyle kıçınızda patlıyor. Yüzde yüz suçlu benim, elektrikçi çağırıp yaptırmam lazım ama beş kuruş param yok. Ev sahibini arayıp söylesem, adam eve geldiği an zaten benim dandiridundik çoğaltıcımı görecek, ağzıma edecek bi güzel. 
Hemmmmen içimdeki şeytan Tolga'yı çıkarıp bi güzel hikaye yazdım. "Çamaşır makinesi biz eve geldiğimizden beri arada duruyordu bi anda, çoğaltıcım da mahvoldu vahh vahhh! Bu prizde bi sorun var bence, hem neden banyodaki makinenin çalışması için benim odamdaki prizin çalışması lazım Hasan Amcaaa, açıklar mısınızzz!" Yüzsüz, çirkef, çaçaron bi insanmışım da haberim yokmuş benim yahu. 
Açtım WhatsApp'ı, çektim yanık prizlerin fotoğraflarını, pat diye gönderdim. Adam hemen aradı tabi, alt katımızda oturuyorlar zaten, "Elektrikçi çağırıp geliyorum." dedi. Ben de odamda salak salak prova yapıyorum. Elektrikçi olayı çakarsa bozuntuya vermemek için mimik falan çalışıyorum. 
Kapı çaldı, elektrikçiyle geldiler. Hızır elektrikçi yemin ederim, 15 dakikada kapıdaydı adam valla. Bana baktı, çoğaltıcıma baktı, bi daha bana baktı, "Böyle ucuz şeyler almayın, Allah korusun kötü bir şey olur." dedi. Ben tam savunmaya geçeceğim, adam eline aldı çoğaltıcıyı, "Bunun yüzünden tabi." diyor. "Evreka evreka!" diye bağıran Arşimet gibi, adam taktı beş tl'lik çoğaltıcıma, "Bunun yüzünden işte, evet evet, bunun yüzünden!" diye aşağılayıp duruyor yavrucağı. 
Ağzımı bile açamadan adam tamir etti her şeyi, ev sahibim ödedi üstelik. Bi utandım bi utandım anlatamam. Elektrikçiyi gönderdikten sonra ev sahibim de aşağı iner sandım ama inmedi. Durdu kapıda, koydu elini beline. 
"Tolgacım, üst katınızı sizden 400 tl fazlaya kiraya vermişler geçen, biliyor musun?"
Başladım içimden ağlamaya. Çıkaracak mı lan bizi ucuza oturuyoruz diye bu evden. Allahım, yani ben senin sevgili kulun değilsem neyinim ya. Bu evden de mi çıkıyoruz, bıktım artık nakliyesini öde, depozitosunu öde, emlakçısını öde... Kutu doldurup boşaltmaktan mahvoldum artık. Hayır, böyle konuşan birine de ne cevap verirsin ki. "Evvettt beybiii, sizi iyi kazıkladık valla." mı diyeyim, "Aaaa, inanmıyorum sen şaka yapıyorsun!" mu diyeyim ne diyeyim. 
"Ama biz kiraladığımızda piyasa böyleydi. Ev fiyatları o civardaydı hep."
Onca cevap arasından bunu seçtim ve söyledim. Korktuğumu da belli etmek istemiyorum, şimdi ters teper bi şey olur. 
"Yok böyle değildi. Siz talebesiniz diye ucuza oldu."
"Hayır, böyleydi."
"Yok, değildi."
Adamla saçma sapan bi sohbete başladık, asla durmuyoruz, kimse yolundan dönmüyor. Bu arada bize yaptıkları indirim 50 tl oldu, dediği gibi bi şey yok...
"Neyse... Sineklik istiyormuşsun, öyle dedi oğlum."
Gelelim o meseleye... Bizim salonun iki penceresi, bir ağacın dibinde, hatta ağacın dalları bizim eve giriyor. E malum, Kamuş zaten uçan kedi sanıyor kendini, her gördüğü pencereden kuşlara atlama isteği var benim akılsız kızımın. Atlayınca onlar gibi uçacağını sanıyor. Ağaçların üstü de her gün kuş dolu, Kamuran pencerenin önünde pusuda! Eve de bu arada ağaçlardan sürekli böcekler giriyor. Garip garip böcekler. En büyük fobim de böcekler bu arada, şu an yazarken bile kaşınmaya başladım desem... Ben de böcekleri bahane edip sineklik istedim. Hem pencere açabiliriz artık, hem Kamuran atlayamaz, hem benim aklım kalmaz yaz aylarında diye. Ama tabii ki asla temel sebebin Kamuran olduğunu söylemedim. Ben de az kahpe değilmişim bu arada...
"Evet Hasan Amca, çok böcek giriyor. Hem kaşınıyorum hem korkuyorum. Taktırın, ömürlük kalsın." 
"Ha yani böcekler için istiyorsun." dedi sırıtarak. 
Ben "Tabii ki evet." derken, Kamuran beyinsizi açık pencereye doğru bi zıpladı, ben bi bağırdım... Bütün foyam meydana çıktı maalesef. Hasan Amca bana baktı baktı, "Sana bu iyiliği evcil hayvanın için hiçbir ev sahibi yapmaz, unutma." dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. "Neyse, hadi görüşürüz, sineklik için aradık bi iki yer, gelir alırlar ölçüyü yakında." dedi. Çıkarken teşekkür edip "Senin bi isteğin var mı?" diye sordum. "Şalgam istiyorum Adana'dan." dedi ve gitti. 
Ev arkadaşımla oturup düşünüyoruz günlerdir, bu evden de çıkmak zorunda kalır mıyız diye. Bu arada şalgamı sipariş ettim, şalgam geldi ve hemen götürdüm. Bi mutlu oldu anlatamam, adamın gözleri parladı yeminle. Verirken "Sen de bizi unutma bak." dedim, "Hiç aklımdan çıkmıyorsunuz ki." dedi sırıtarak. Ev arkadaşım da İzmir'den zeytinyağı sipariş edecek gelecek ay. Mart'ta sözleşme yenilenecek, Mart'a kadar adamı hediyelere boğmayı düşünüyoruz. Yoksa bu evi de kapatacağız sanırım, umarım bize bu kötülüğü yapmaz. 

NOT: Heyytt bee, başlığa bak. Popstar zamanı. Abidin, Firdevs, Bayhan... Bütün defterlerim Firdevs ve Abidin'in fotoğraflarıyla kaplıydı. Bi an duygulandım şimdi. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder