geçen sene galata'dan almıştım, odama girince kapıda sizi Nurella karşılıyor |
Yemek sorunu: Bir bıçak, bir insanın eline ne kadar yakışmıyorsa, elime o kadar yakışmıyor. Ben yemek yapmayı değil yemek yemeyi seven kısımdayım. O yüzden geldiğimden beri iki günde bir makarna yiyorum. Diğer yemekleri yemeyi ben de çok isterdim ama bende domatesleri küp küp doğrayıp üzerine jülyen kesilmiş biber ekleyecek bir sabır yok, yetenek desen hiç yok. Ha ne oldu, canım memelerim ve kıçım kocaman oldu.
Ev arkadaşı: İkinci evimde efsaneleşen sevişgen çifti biliyorsundur. En son evden göndermiştim hani. Deyyuslar, inleme seslerinden kim altta kim üstte, şak diye anlayıveriyordum. Böyle bir şey olamaz ya, bak yazarken bile elim ayağım titredi. Bir de çocuk en fazla otuz saniye dayanabiliyordu ama bana otuz saat gibi geliyordu. Kendini Johnny Sins zannetmesini ve sevgilisinin çakma Sasha Grey'liğini konuşmak bile istemiyorum. Ama bu evimdeki ev arkadaşım dünyada tanıyabileceğin en sessiz, en kibar insan. Çocuk o kadar iyi niyetli, o kadar kibar ki; çocuğun yüzünü gördüğüm an kendimden utanıyorum yemin ediyorum. Bir de öyle düzenli ki. Benim odamı bok götürüyor, yerdeki renk renk donlarım estetik cinayetine neden oluyor, çocuğun odası parlıyor yahu.
Konum: Evime gelmek isteyen arkadaşlarıma adresi anlatırken her şeyden önce "Cehennemde." diyorum. Bir otobüsün 36. ya da 42. durağında oturuyorum. Metroya uzak, metrobüse uzaklığından bahsetmek bile istemiyorum. O yüzden, beni ziyarete gelen bütün arkadaşlarımı 'gerçek arkadaşlarım' olarak listeye ekledim. Zaten gelen arkadaşlarım asla bir gün kalmıyor, adam o kadar yol gelmiş, ben evde olmasam bile benim evde rahat rahat takılıyor vallahi, "Senin işin varsa sen gidebilirsin ha istersen." diyerek. Evden çıkıp Beşiktaş'a, Kadıköy'e geldiğim zaman turist gibi davranıyorum artık, etrafı izliyorum, "İstanbul'da ne güzel yerler varmış lan." diyorum yahu.
İnternetsizlik: İnternet için çıkardım en sonunda pijamalarımı, gittim bir yere. Adama da her şeyden önce "Bağlayacak görevlilerin bugün akşam gelmesi mümkün mü?" diye sordum. Çenemi kullanarak ikna ettim adamı, adam "Olur, ayarlarız." dedi. Sonra sözleşmeyi okurken bir öğrendim ki, benim apartmanımda alt yapı yokmuş. Ben de "Allah Allaaah, komşuların internet şifresini kırmak istiyorum ama neden hiç internet noktası yok lan?" diyordum, meğer bu yüzdenmiş. Önce gidip merkeze başvurmam lazımmış, onlar da en az altı ayda gelirmiş... Eve çıktığımdan beri, telefonuma internet paketi ekletmek için ödediğim parayla Adana'ya okul yaptırırdım yemin ediyorum. İki hafta önceden her şeyim bitiyor, bütün arkadaşlarımla SMS'ten konuşuyoruz. Evin yakınlarında bir tane közde kanat kafe buldum, bir kere gidip kanat yedim şifreyi almak için. Geçen gece taktım kapüşonumu, 'BeLaLiJojuk01' oldum, altımda koyu yeşil polar pijamamla kafenin yanındaki ağacın arkasına saklanıp internete girdim. İnanılmaz yavaştı, umarım yeni bir paket alırlar. Ayrıca kıçım da dondu.
İlk tökezlemeler: Önce buzdolabım otel boydu, sinirlerim bozuldu, emlakçıyla kavga ettim. Yenisini bir hafta sonra getirdi. Sonra, beyin yerine sünger bulunduran bir insan olduğum için ocağımın olmadığını ilk hafta zar zor fark edebildim. Ocak yok ya, hemen yemek yapasım geldi. Zaten azıcık olan internet paketimi Oktay Usta'da bitiriyordum. Sonra yine yükselen sesim, minik minik tehditlerim sayesinde ocak geldi, hoooop, o tariflerin hepsini "Bunlar da boşuna yer kaplamasın şimdi." diyerek sildim. Bir de mutfak penceremin kulpu kırıkmış, pencereyi açıp kapatmak için sinir krizleri geçiriyorum. Canı isteyince açılıyor sadece, havasızlıktan öleceğim bir gün.
Sifon: Evet, sifon. Kardeşlerim, sifonum çığlık atıyor! Yemin ederim ki, söylemek istediği bir şeyler mi var bilmiyorum ama resmen bağırıyor! Geçen gece, kendisini yalnız hissetmiş olacak ki, beni sabah dörtte çığlık atarak uyandırdı. Gittim çişimi yaptım, kendisini bir güzel çektim, sustu. Arkadaşlarıma göre, sular kesilirken ve sular gelirken basınçtan dolayı öyle bir ses geliyormuş ama bana göre, söylemek istediği şeyler var.
Evimden manzaralar şimdilik bu kadar. Ama bir şey diyeyim mi, o kadar şeye rağmen yatağa yattığım zaman gerçekten mutlu uyuyorum. Yine de bir yıl dolar dolmaz taşınacağım sanırım buradan da. En çok sifonumu özleyeceğim, canım sifonum.
Öğrenciler candır. Öğrenciler de ekonomiye oldukça katkı yapıyorlar. Öğrencilere kötü davrananlara ölüüüm😂
YanıtlaSilCandır tabi yahu ^_^
Sil