29 Haziran 2023

"78'den 96'ya; gurbette 18 kilo nasıl alınır?" belgeseli

Burada anlatamayacağım bi nedenden spora başladım geçen sene. Yani şöyle söyleyeyim, bütün özgüvenim yerle bir oldu. "Ayy, tamam senin artık ayvayı da geçen koca bi göbeğin var ama olsun yüzün güzel yaaa!" günlerinin bittiğini hissettiğim bi an yaşadım.
Çocukluğum boyunca, hatta ne çocukluğu ya, İstanbul'a gelene kadar hep çok zayıftım ve çok uzun boyluydum. Ama inanılmaz yemek yiyordum. Herkesin bana bakıp söylediği iki şey vardı: "Ne güzel yaaa yiyip yiyip böyle incecik olmak!" ve "Ben senin kadar yesem götüm dünya kadar olur." Hepppp nazar heppp! 
Her şey üniversitenin ilk senesinde başladı. Tamam kabul ediyorum, aşırı sağlıksız beslendim. Yani şöyle anlatayım, üç tane orta boy pizza söylüyordum iki güne bir. Ya da Mc'den iki menü. "Hahahayyttt, ye anacım ye ne kilosu." diyip patatesleri ağzıma tıkmam da cabası. İstanbul'a 78 geldim, hooop, oldum mu sana 81. 
Ama en kötüsü benim kiloyu bölgesel almamdı. Kollar bacaklar incecik kalmaya devam; göt, yanak ve göbek hoooooyyyydaaa! Takmadım, "Yüzün güzel senin!" dedim, yemeye devam ettim. Bu arada her öğünümden sonra uyuyorum, inanılmaz bi ağırlık çöküyordu. 
Sonra ben uzuuuun bi süre tartılmadım. Aynı şekilde yemeye devam ettim ama. Kendi yemeğimi yedim, masada kalanları yedim, arkadaşlarımın bitiremediklerini yedim, ısırıp bıraktıklarını ağzıma attım. "Sen söyle bi şeyler yaa, ben yerim her türlü." dedim, onları da yedim. Hatta hikayenin sonu sanki "Masayı da yedim. Arkadaşımı da yedim." gibi olacaktı. Yemedim ama...
Mesela Adana'ya gittim memlekete. Bi dayım var, o dönem kendisi 180 kiloydu, mide ameliyatı oldu sonra. Beni davet etti kebap yedirmek için. Gittik annemle. Ben birinciyi yedim, ikinciyi yedim, üçüncüyü yedim. Tam dördüncüyü isterken 180 kilo dayım bile "Oğlum yeter salak mısın sen!" diye bağırdı. Ne var dayı yaaa!
Ayyy, çok yiyordum ama çok mutluydum var ya! Böyle bi borcam pastayı kaşıklaya kaşıklaya bir anda bitiriyordum. Kıyamam, annem de ne desin, "Gurbetten geldi benim evladım, yesin yarasın." diye dua ediyordu, kızsa da belli etmiyordu. Oyyy, çilekeş anam, keşke "Yarasınnn!" demeseydin yaaa! 
Yaz başı geldi. O kadar çok şortum var ki, kışlıkları kaldırırken "Bi' deneyeyim bari." dedim. Kimisini üst bacağımdan yukarı çekemedim, kimisinin düğmesi bırak kapanmayı diğer ucu ile yaklaşamadı bile... "Lannnnn!" dedim, "E bana bi şeyler olmuş! Hani ben yiyip yiyip kilo almıyordum ya!" Bi tartıldım... 90... 
Lan 80'ler nerde? 81'den 90'a geçmek ne demek! Allahımmmmm! Ben o aralıkta n'aptımmm! Sayıları da mı yedim yaa!
Kiloma üzülmekten yemek yemeye devam ettim. İyice sağlıksızlaştığımı hissediyordum ama kendimi durduramıyordum. Yani şöyle bi sahne hatırlıyorum, elimde koca bi paket Milka var ve kilo alışımdan bahsederken hüzünlü bi şekilde onu koparıp ağzıma atıyorum. 
Ama annemin "Kilo yakıştı sana yaa. Yanaklara bak, lop lop et oldu." diyişi kulaklarımda bi yandan. E yakıştı madem, ben bi tabak daha alayımmm! 
Sonra ne mi oldu? Okulun o berbat gergin dönemi, hastaları yetiştiremiyoruz, puanlar aşırı yüksek. Sürekli Maltepe'de yakın arkadaşlarımda toplanıyoruz. Herkes okuldan nefret etmiş halde, her gün bir dizi veya film izleyip tonlarca poşet abur cubur yiyoruz. Pardonnn, benden kalanları arkadaşlarım aralarında bölüşüyor hatta! Garibanlara hiçbir şey bırakmıyorum çünkü!
Hasta bakarken giydiğim formadan göbeğim çıkmış halde. Kıçım, dağları devirecek cinsten. Yanlışlıkla arkadaşımın yüzünü ezmişim kıçımla hatta, kızın burnu iki gün acıdı! En yakın arkadaşlarım "Tolga, yeter, yiyip yiyip uyuyorsun bak, Allah korusun hasta olacaksın!" diyor. Ama yok yok yok! 
(Ufak bi not geçeyim. Bu yazı benim kendi kilomla barışamayışımın, sağlığımın az kalsın elimden gidiyor oluşumun hikayesi. Herkesin kilosu kendine, kimseyle dalga geçmiyorum, yargılamıyorum. Bütün yazı kendimle yüzleşmemi anlatıyor aslında. Ben aynaya baktığımda kilolu halimi beğenmiyorum, sen beğenirsin, hatta daha sağlıklı buluyorsundur. Ya da sistemik bi problemin vardır, kilo veremiyorsundur. N' olur kötü hissetme! Kim nasıl isterse öyle yaşasın, öyle yesin. Yiyin anacım, ohhh, sefamız olsun!)
Sonra "Ben tekrar bi tartılayım ya." dedim, topladım cesaretimi. Bıraktım elimden Luppo'ları, tartıya çıktım. 96! Doksan altı! 78 kilo başladığım İstanbul maceram 96 ile devam ediyor yani! N'aptım, gurbette gurbetçileri de mi yedim! Köprüyü, karşıyı, Kadıköy Pendik minibüsünü, marmarayı da mı yedim ya! Hani kilo yakışıyordu bana, aynadaki beni neden şu an çok sevemedim! 
Ertesi gün, Adana'dan uzun zamandır görmediğim iki arkadaşım geldi. İşte ne olduysa o gün oldu. Burada anlatamayacağım bi olay yaşadım onların yanında. Ve ertesi gün spora yazıldım. 
Bundan önce üç kere spor salonuna yazılmış, parayı peşin vermiş ve sadece bir kere gidip bırakmış bir insan olduğum için annem bana asla inanmadı, paramızın yine boşa gideceğinden çok emindi. Bu sefer öyle olmadı ama. İnanılmaz diyet yaptım, haftanın beş günü spora gittim. Şekeri hayatımdan tamamen çıkardım. (Sonra geri soktum ama neyse.) Ve iki ayda hooop 84 oldum. 
Yani güzel etkilerinden bahsetmek gerekirse artık yemek yiyince uykum gelmiyordu. Bunda porsiyon kontrolü yapmamın da etkisi var muhtemelen, dünyaları yemiyordum artık. Özgüvenim tekrar arttı, o şortlarıma girebildim. Hatta artık bi yerden sonra "Tamam Tolgacım, yeter zayıfladın, artık hacimlenme zamanı!" dediler bana. (Bu arada, cuma spor çıkışından pazartesi sabaha kadar alkol o bu şu, diyeti bozuyordum maalesef.) 
İşe başladıktan sonra spor hocasıyla çalışmaya başladım. İşte o noktada bi salaklık yaptım. Adamla o kadar samimi oldum ki, beraber kilo aldık. Spor yapıp yapıp birbirimize pizzacı öneriyorduk. "Yeme şunları." diyordu, "Amaannn, nasılsa arkadaş olduk, o beni çalıştırır yaaa!" diyip ciddiye alamadım adamı. Adama da nazar değdirdim, müthiş bi ikiliydik gerçekten.  
Sonra deprem oldu. Akrabalarımız evsiz kaldı, arkadaşlarım vefat etti, annemler Adana'daydı ben burada kafayı yedim. Sporu falan tamamen bıraktım ve yeme atakları geçirdim. Gerçekten atak diyorum bunlara çünkü düşünmekten ve üzüntüden kafayı yediğim zamanlarda önce dev gibi bi tavuk döner söylüyordum, sonra yarım kilo profiterol. Ancak öyle sakinleşiyordum. Bunu haftanın üç dört günü yaptım. Tekrar kilo aldım. Eskisi gibi olmadım ama aldım, yine aynadaki halime canım çok sıkıldı. Ama bu bi dönem, geçecek, dedim. 
Çok uzattım yazıyı. Şimdi spora tekrar başladım, yediklerime bazen dikkat ediyorum bazen edemiyorum ama fena değilim. Şunu net bi şekilde öğrendim. Artık su içsem yarıyor arkadaşlar, eskide kaldı o yiyip yiyip kilo almama günleri. Ayağımı denk almazsam kilo alanzi yani. 
Şimdi vücudumu seviyorum, biraz hacimlendim, kas aldım. Haftada üç spora gitmeye çalışıyorum. Keyfim yerinde. Bazen gözüm dönüyor ve delilerce yiyorum; onda da hemen uykum geliyor zaten, vücudum dengesini şaşırıyor, "Ayağını denk al." diyorum hemen. Vay beee, bayramda bile spor salonuna gittim yaaa, ben ne sportif bi adam olmuşum yaa!

1 yorum:

  1. “kilo aldım ben ya.” cümlesini idrak etmek o kadar can sıkıcı ki benim için:S önemli olan dengeyi bulmak tabii ama kilolu olup da bedeniyle barışık olan, yaşama sevincini kaybetmeyen insanları çok takdir ediyorum asla öyle olmadım çünkü.

    YanıtlaSil