11 Ağustos 2016

Ve bir bakarsın, olmuş...

Bundan sadece 1 yıl önce, birisi gelip "İstediğin şehre, istediğin bölüme gideceksin." deseydi; "Şerefsiz, alay mı ediyon lan sen benle!?" derdim.
Tam olarak 1 yıl önce; öküzler gibi kilo almış, mutsuzluktan pert olmuş, tüm herkes kendisinden derece beklerken sınavın ortasında ağlayıp eli ayağı titrediği için beklenen dereceye basamak ekleyip oturmuş, kara kara düşünen, bir anda kocaman bir arkadaş grubundan trajik bir şekilde ayrılıp üç kişi kalmış, yazmaya ara verdiği için kendisinden nefret etmiş, kafası allak bullak, kendisini mutlu sonu göremeyeceğine inandırmış, dört saat kala tercihlerini silip gitmediği için pişman olup olmadığından emin olmayan birisiydim.
Şu ansa, dün gece, kazandığını kutlamak için içtiği bira yüzünden başı azıcık ağrısa da, mutlu ve huzurlu birini okuyorsun!
Okula, bölüme bu kadar anlam yüklemem doğru mu, ben de bilmiyorum. Ama aklımda hep İstanbul vardı. Bir de, ikinci girişim olunca, "Bari istediğim bölüm olsun." düşüncesi.
Dünyanın en efsane tercih sonucuna bakma anını yaşamış olabilirim bu arada. Bir tiyatro oyunu yazıyordum, gideceğim şehirde tiyatrolara başvurup oynanmasını isteyecektim. Gideceğim şehir de belli değildi bu arada, ama kalbimde hep "Umarım İstanbul için yazıyorumdur..." düşüncesi vardı. Bilmiyorum, sanki orası olmalıydı gibi işte.
Neyse, sonuçların açıklanacağı sabah, berbat bir şekilde uyandım. "Olmayacak, olmadı, en son tercihime gideceğim, of keşke şunu üste yazsaydım." diye diye başladım üzülmeye. İçime bir kurt düştü, sanki olmadı gibi işte. Anneme söylüyorum, gariban kadın alışmış, "bıktım artık bu arabesk ruh halinden, olumlu düşün biraz." filan diyor, arkadaşlarım sakinleştirmeye çalışıyor.
Yazdığım oyunun bir sahnesini evde kendi kendime oynuyordum. Bir anda mesaj geldi arkadaşımdan, "Tıp oldu." diye.
Elim, ayağım, çenem, kıçım, var olan tüm organlarım titremeye başladı. Elime telefonu alıp, sonuçlarıma baktığım anı uzaktan izleyen biri muhtemelen ambulansı arayabilirdi. Bir baktım ki, İstanbul yazıyor. Attığım çığlık, sonra oturup ağlamam, sonra arkadaşımı arayıp biraz da ona ağlamam... Yazık, o da "Tolga gülüyor mu ağlıyor mu belli değil lan." demiş, ağlamam bile absürt...
Sonuç olarak, İstanbul'a geliyorum!
Kadıköy taraflarında iki metre olacakmış da olamamış boylu, hafif kambur, zayıf, kara kuru birini görürseniz gelin selam verin, konuşalım. Selam verdiniz, baktınız size pis pis bakıyor, valla o ben değilim, kaçın. Heyyo!

10 yorum:

  1. wooowww harika. İstanbul yaşaması eğlenceli ve bir o kadar da zor bir şehir. Umarım harika bir üniversite hayatı geçirirsin. Başarılar.

    YanıtlaSil
  2. Tebrik ederim, hayatın daima senin istediğin yönde aksın :D

    YanıtlaSil
  3. Gözümüz aydın diyorum ^-^
    Harbiden çalışmana değdi.

    YanıtlaSil
  4. Hadiii hayırlı olsun valla çok sevindim :D

    YanıtlaSil
  5. Tıp candır e hadi o zaman iyi İstanbullar!

    YanıtlaSil
  6. OOOO hoşgeldin bizim buralara :)
    hayırlı olsun ne uzun zaman olmuş seni okumayalı. Hazırlıkta da kolay gelsin :):)

    YanıtlaSil