13 Mayıs 2024

Büyük kararların, yeni başlangıçların, sürpriz hikayelerin adamı

Ne kadar uzun zaman olmuş öyle yahu. Yine en gergin, en stresli anımda burayı hatırladım; riyakarlık diyince de ben gerçekten... 
En son nerde kalmışım? İstifa etmişim. Ohooooo, üstüne neler neler oldu! Ben oradan da istifa ettim! Anlatmaya nerden başlasam bilmiyorum ama doğaçlama bi yerden gireceğim, bu aralar burada takılacağım gibi duruyor bi süre. Keşke sen burayı okurken karşımda olsan da, omuzlarından sarsa sarsa "Sen nasılsın yaaa, sen anlat hadi!" desem. 
***
Ağustos 2023
Yeni iş yerime başladım. Aile yeri tamamen, herkes birbiriyle ya akraba ya memleketli ya komşu. Ben ve bi asistanım dışında herkes birbirini çok önceden tanıyor. Kimse kötü değil ama günler geçtikçe aklıma yatmayan şeyler olduğunu fark etmeye başladım. En basiti, parasını ödeyen hasta aylar sonra "Ben şimdi yaptırmaya karar verdim." diye gelebiliyor. (Bununla ilgili saçma sapan bi şey anlatacağım sonra.) Hatta şaka gibi ama, "Sonra veririm ben tedavimin parasını." diyenler bile gördüm. "Neyse," dedim, "Açma ağzını bi süre, çıkıntılık yapma." 
Sonra, bi diş hekimi olarak aldığım maaşların komikliğini fark etmeye başladım. Tamam, yazın iş değiştirilmezdi ama o strese, o yorgunluğa, o kadar diş sıkmaya, o kadar bel boyun ağrısına aldığım parayı gördükçe üzüldüğümü, hatta meslekten aşırı soğuduğumu fark ettim. Maalesef hâlâ şöyle bi hekimim çünkü, ağrısı olabilme ihtimali olan hastayı eve gidince dahi düşünüp üzülen. Bu kadar özenli çalışıp, hastalar için gerilip ay sonunda aldığım paraları, sigortamın asgari ücret üstünden yatırıldığını gördükçe (Bu o kadar fazla klinikte öyle ki.) iyice soğudum. 
Yine dayanayım dedim. İlk iki aydır, artar, hastaların oturunca her şey yoluna girer. Bu sefer de önüme daha farklı şeyler çıktı, iyice bunaldım. Zaten çok uzun yıllar aklımdaydı, bir tur uzmanlık sınavını denemek. Klinikte koordinatörle saçma sapan bir olay yaşayıp sinir krizi geçirince ertesi gün istifa ettim. (Bunu da anlatacağım daha sonra.) Ve uzmanlık sınavına çalışmak için eve kapattım kendimi. 
***
Sonrası kan, ter, gözyaşı! Alınan 12 kilo, porselen servis tabağına benzeyen yuvarlak bir surat, kocaman bir popo, stres, anksiyete... Ayyy, ben ne yaşadım ya! 
Doğru dürüst 4.5 ay eşşekler gibi ders çalıştım. 14 tane ders var, hayatım boyunca sandalyede bir gün içinde o kadar saat oturduğumu hatırlamıyorum. Öyle bir dönemdi ki. Bir anda beş parasız kaldım, kiramı, kredi kartımı annem karşılamaya çalıştı, babam zaten ortada yok. Eve daha yeni bi sürü şey almışım, millete borçlarım var. Evi kapatıp Adana'ya dönsem, nakliye fiyatını duydum bi tur ona üzüldüm, eşyaları koyacak hiçbir yer yok, koca ev! Benim kedim, annemin görme engelli kedisi; derken baya bi borçla ben İstanbul'da kaldım. Zaten önceliğimi de hep İstanbul'a vermek istediğimi bildiği için annem, "Bi şekilde hallederiz." dedi. 
Ama kazın ayağı öyle olmadı. Annem inanılmaz zorlandı, hazıra dağ dayanmadı tabii ki. Ben bir buçuk sene boyunca çalışırken biraz biriktirdim ama o da bitiverdi. E sınava çalışırken bi yandan maddi sıkıntıları da bilerek çalışınca inanılmaz stres yaptım. 
Hayatımda ilk kez stresten ağzım kurudu, gözlerim kupkuru oldu. Stresle sinir sistemi fazla aktive olunca böyle oluyormuş. 
Eşşekler gibi ders çalıştım, içim çok rahattı. Sınava girdim.
İstediğim gibi geçmedi. Yani daha doğrusu, hedeflediğim ve bence hak ettiğim şekilde geçmedi. Soruları kontrol ederken o kadar çok ağladım ki. Emin işaretlediğim sorular yanlıştı, en kötü netimi sınavda yaptım. Yeni yeni kabulleniyorum bu durumu. 
Önce bi tık fazla ağlamış olacağım ki, gözyaşlarımdan birkaç soruya eksik bakmışım. Tekrar kontrol ettim. O kadar da kötü değilmiş aslında, yani bi yerler oluyor gibi. 
Bu sefer de şu stres başladı. "Ya yanlış işaretlediysem, ya kaydırdıysam, ya yanlış hatırlıyorsam, o soruyu da aslında şöyle mi yapacaktım da böyle oldu!" Bu hislerim yüzünden günlerdir kaçta yatarsam yatayım 5'te ayaktayım. Bir de öyle yorgun değilim, baya ayaktayım, gün bitmiyor!
***
Mayıs 2024
Sınav perşembe açıklanıyor. Bütün alternatif planlarım hazır aslında. Kazanamazsam kendime bir şans daha verdim, bu sefer işe girip sınava çalışacağım. Ama stres konusunda kendime engel olamıyorum. Kazanamadım mı, planım hazır; kazandım mı, yine hazır. Ama çok zor başa çıkıyorum, hatta baş edemiyorum. 
Bir yandan gözüm korkuyor, 3 4 gün part time işe git, eve dön eşşek gibi çalış tekrar. Diğer yandan "Ya uzmanlık ya hiç." diyorum artık. Uzun uzun anlatacağım neden böyle dediğimi ama bi kere daha sınavı deneyip sonra mesleği tamamen bırakma fikrine o kadar yakınım ki şu an. Ya bi ajansta metin yazarlığı, ya yönetmen asistanlığı; bilmiyorum ama bir klinikte tam zamanlı bir hekim olmayı acı acı tattım sanırım. Ne aldığım para yaşadığım strese değiyor, ne akıp giden hayat, bütün hafta sonlarım... 2 yıldır yaptığım tek tatilin 3 günlük Bozcaada olması. İlk iş yerimde cumartesi 11-22 çalıştığım için doğum günüme 23.30'da varabilmiştim, uyuyakalmıştım kulüpte koltukta... Aklıma hep böyle şeyler geliyor. Annemle de konuştum, "Neyle nasıl mutlu olacaksan onu yap ama n'olur mutsuz olma, seni mutlu edecek maddi gücün olsun. Aksiyon almaya bak." dedi. 
***
Yani anlayacağın, perşembe büyük gün. Ona göre buraya gelir vıdı vıdı yaparım yine. İyisiyle kötüsüyle koca aylar geride kaldı. Ben Adana'da annemin yanındayım, sürekli dinleniyorum, hâlâ o yorgunluğumu atamadım, stres desen zaten... Bakalım neler olacak?

1 yorum: