28 Mart 2016

'Fal batağı'na tekrar düşen ben...

Sınav günü, sınav iyi geçince arkadaşlarımla konuştuk, "falcıya gidelim" dedik. Normalde kötü geçseydi benim yapacağım şey ağlaya ağlaya twit atmak, twit okumak, küfretmek ve google'da "lysde nisil çikilir" diye araştırma yapmaktı. Ama inanılmaz -ya da inanılır- bir şekilde iyi geçti ve ben sınav salonundan "2" işareti yaparak çıktım.
Neyse, sınav hakkında sonra konuşuruz. Biliyorsun, daha doğrusu artık tanıyorsun beni yani. Bana "sınav" hariç bir şeyler söyle, ilgimi anında dağıtabiliyorsun. Yani hiiiiç olamadım şu tip bi öğrenci: "Yaa, canım seninle çıkmayı çok isterdim ammmaa ders çalışmam lazım."
Aynen şöyle bi öğrenci oldum, oluyorum, olacağım: "Neeee, gezmeye mi gidiyoruz, kalk ulan kalk ders çalışmak neymiş yav!"
Konumuz bu değil.
7 kişi mi neyiz, yürümeye başladık. Bi kafede durduk, içeri girdim adamla konuşmak için. Hani 7 kişiyiz, falcı nasıl, toplu fal indirimi var mı filan diye soracağım. Benden en fazla 4 yaş büyük bi çocuk kasadaydı, muhtemelen o beni kendisinden büyük sandı ama olsun. "Biz fal baktırıcaz, falcı iyi bakıyor mu?" dedim. "Keşkem daha deminki müşteri gitmeyeydi de onlan gonuşsaydın, mühteşem bakıyor." dedi. Bu nasıl bi pazarlama olayı yahu? Çocuk önümde destur filan çekiyor bildiğin, "caaanım falcı, gussssursuz bi falcı, keşkem gitmeseydi o müşteri de bakaydınız soraydınız." diye. "Boşver falcıyı, sana 7 kişi getirdim, ucuza baksın söyle." dedim. O yerlere eğilen çocuğun içine bi anda ne girdi anlamadım, "Biliyonuz di mi, fal bi ihtiyaç deyil, zevk alıyonuz baktırırken." dedi. Zevk alıyormuşuz, te allam! "Heee, biliyoruz, ne olmuş ki?" dedim. "İndirim çoğ saçma o yüzden, gussura bakma kardaş." dedi.
Terbiyesiz! Biz de biliyoruz herhalde bi saçmalık olduğunu ama ne yapabiliriz. 7 tane sınav öğrencisiyiz, liseyi 4 yıl okuyup beğenmediğimizi fark edip bi sene de "Bi tekrar bakiyim yaaa!" diyip lise 5'i de okuyan gençleriz biz! Tüü sana!
Çıktım dışarı, çocuğa "Bi dakika bekler misin?" diyip. Beğenmediler mekanı da arkadaşlarım, kalktık baya bilindik bi kafeye gittik.
Garson geldi, sorduk falcıları. Bi sürü isim söyledi, içinde en 'yaşlı'ya yakın olanını seçtik. Evet, resmen salağız, "yaşlı isim mi olur" diyeceksin ama ne yapabilirim. Önce "Kerem, İzel, Tankut" filan dedi... Yani tutup da bunlara para bayılamam, kusura bakmasın. Bi anda "Nevin de var." dedi, ben hemen "O olsun o olsun!" dedim.
Falcı geldi, hani biz eğlencesine baktırırız, herkes herkesinkini duyar sanıyorduk ama kadın "dikkatimi dağıtmayın, sırayla gelin." dedi. Benim götüm atmaya başladı bildiğin. Ulan deli misin nesin, "İyi bi yer kazanacaksın, paran olacak, yurt dışına çıkacaksın." de, bitsin gitsin. -Yalan söylüyorum, bunları söylese kahveyi yüzüne fırlatacaktım-
En yakın arkadaşım baktırıyordu, kalktım yanlarına oturdum. Ve sıra bana geldi...
"Olan hep sana olmuş." dedi. Baktım şöyle, haklı.
"Bu kadar duygusal ve başkalarını düşünen birisi olursan kaybedeceksin, haberin olsun. Atmışsın hayatından bi sürü kişiyi, iyi ettin ama üzülmekten vazgeç artık." dedi. "Vazgeçtim ki zaten." diye yalan söyledim, "uydurma be! bırak artık geçmişini, önüne baksana sen!" diye bağırdı bana.
"Ailende kiminle iyi değil aran?" dedi, "babamla 10 yıldır küstük, barışalı 1 yıl bile olmadı." dedim. "Gitmen, iyi gelecek size." dedi.
"Gidiyor muyum ki?" diye sordum. "Gidiyorsun tabi. Al al, kart çek." dedi. Çektim. "Doktor falan mı olacaksın sen, beyaz önlüklü görüyorum seni." dedi. "Doktor, diş hekimi, ne olursa... olsun da biri." dedim. "olacak olacak, baksana şuna." dedi de karttan ben bir şey anlamadım.
"Bi kart daha çek." dedi, çektim. "Sen neden zekanın farkında değilsin?" dedi. "Nasıl yani?" dedim. "Manyak mısın sen, bildiğin hayvanlar gibi zeki çocuksun, ışığını kaybetme hiç, neyin umutsuzluğundasın sen?" diye yine bağırdı bana. Anacım, annem bana böyle bağırmadı ya...
"Ne yeteneğin var ya senin?" dedi. "Yazıyorum 7 yıldır, o mu acaba?" dedim. "Gider gitmez para kazanmaya başlayacaksın bu yeteneğin sayesinde." dedi. "Sana birisi aracı olacak ama, öyle başlayacaksın para kazanmaya." dedi bir de.
"Beş harfli biri var." dedi. "Garip isimli böyle, nereli ulan bu, kim bu ya seni bu kadar üzmüş?" dedi. "Birisi işte, boş ver." dedim. "Buralı da değil, lan bak dikkat et." dedi. "Aaa, anladık orayı, eee?" dedim.
"Beyaz önlüklü bu da, vayyy!" dedi. "Sen salak mısın, sen güçlü bir çocuksun, ne diye kendini üzdün lan bu kadar?" dedi. "Boş ver." dedim.
"Hayatına girecek ama haberin olsun." dedi. "O da fena ama haa. Evine girip çıkacak sürekli. Ben senin yerinde olsam paralarını yer bırakırdım, hahahayyytt!" dedi. Manyak kadın ya, gülmekten ağladım lan kdhdjd. "Fena ki hem nasıl... üzme kendini bu kadar ulan, deli misin nesin. Otur ders çalış, sınavın da iyi, at kapağı oraya." dedi.
Neyse, fal bitti, ben tam kalkıyorum, "tanınacaksın sen, hazırlan yepyeni bir hayata." dedi. Bi anda da "Sana numaramı versem, bana bunlar olunca arayıp 'oldu be Nevin abla' diyip sevincini anlatır mısın?" dedi. "Olur tabi, verirsen ararım eylül gibi." dedim. Verdi.
Hiçbir arkadaşıma numarasını vermemişti, hiçbirine bağırmamıştı... Çok merak ediyorum dedikleri gerçekten çıkacak mı diye, yaşayıp göreceğim artık.

1 yorum:

  1. Nasıl bir falcı bu ya, bağırıyor numara veriyor falan :D
    Ben de 3 kere gittim değişik falcılar olmak üzere. Birinin dediği 5 şeyden 2'si tuttu hani salladı tutturdu misali. Daha sonra bu falcı başka yere taşınmış. O olduğunu bilmeden nasıl methettiler her şeyi biliyor mükemmel diye. Gittim kapısına. Sonra baktım ki benim o falcıymış. Baktırmadan gerisin geri döndüm. O zamandan sonra da falcıya inancımı yitirdim. Bedava olsa tabi ki baktırırım orası ayrı o kadar da yitirmedim ama işte :D

    YanıtlaSil