6 Mart 2016

Size üzüntülerimden bahsetmek isterim

Dün, hayatımın en kötü gününü geçirdim. Sınavla alakalı değil, inanın, sınava derse üzülmek için hayat çok fazla kısa. Tabii ki etkiliyor psikolojiyi ama alakası yoktu bu sefer.
Bütün gece ağladım. Normalde buraya gelip yazı yazacaktım ama kendi kendime konuşup moral vermeye çalışmaktan fırsatım olmadı.
5 Mart'ı hayatımın miladı olarak kabul ettim artık. Ve yine söylüyorum o kendime yüz kere söylediğim şeyi: Seneye, tam 5 Mart'ta, buraya inanılmaz mutlu bir Tolga'yı barındıran kocaman bir yazı gelecek. Size çok istediği bir şeyi yapmış olduğu için her şeyi anlatan bir Tolga'nın yazısı olacak. Her şey yoluna girmiş olacak; 'sonunda' mutlu, huzurlu, planlarını gerçekleştirmek için çabalayan ve bu çabaları sonuç veren bir Tolga işte.
mcgonagall ne güzel söylemiş
*
Nasılım? Uzun zaman oldu böyle günlük tutmayalı.
İyi miyim? Çok değil. Ama bir 3 ay daha idare eder beni. Yani ederse çok sevinirim yoksa yandık.
İlk sınava tam bir hafta kaldı. Ne yalan söyleyeyim, hazırım sanki. Daha doğrusu "Artık gelsin de bitsin şu şiddet." kafasındayım.
Türkçede eğer sakinliğimi koruyabilirsem, 7 yıllık yazma sürecimi de ele alırsak iyi bir şeyler yaparım diye umuyorum. Matematikte de Türkçeden aldığım moralle umarım bir şeyler yapabilirim. Yalnız var ya, beni gören de salak malak zannedecek. En sevdiğim ders matematikken ve kıç kadar oğlanken "anacım bu çocuk bu kadar matematiği nasıl yapıyo" diyip beni olimpiyatlara götürmüşlerdi. Ama işte, geçen sene 40 soruda 18 yapınca -lütfen gözyaşlarımla optiğimi suladığımı da göz önüne alın- insanın içine "bu sene de 19 yaparsın, muhteşem yükselmiş olursun togicim" deme isteği doluyor.
Geçen seneki halimi yazayım da azıcık gülelim. Ben 97 netle mi ne başlamıştım, sayısal olmama rağmen bunun sadece 9 tanesi fendi. Öf ne yapiyim, yani şu an bile "Tolga, oğlum, gel hadi bırak dersi mersi, ciğer yiyelim, sinemaya gidelim, eğlenmeye gidelim" desen, "Ne dersi beee, kalk hadi ne duruyoruz!" derim. Yanlış bir örneğim biliyorum ama doğruları söylüyorum ne yapabilirim. Bu düşüncemden dolayı da lise hayatımda bitirdiğim hiçbir soru bankam yok. Birkaç tane performans ödevi vardı "bitirin" dediler, arkadaşlarımın bitmiş olan kitaplarını gösterirdim. Çok şerefsizim ha.
Neyse işte, tabi böyle bir şerefsizin ders çalışması gereken yaz tatilinde bloguna yazılar yazıp nargile tüttürdüğünü düşünürsen, 9 netle başlaması normal bence. "Amaaan" dedim, "dershane başlasın çok çalışıcam çok uslu olucam." Nah oldum!
Ya bir kere okul artı dershane çoook zor. Yani inanılmaz yoruluyordum. Okula git, 7 saat ders gör -hocalar serbest bırakınca genelde bizimkilerle kopuyorduk, ondan mı yoruldum acaba hep- sonra kalk bir buçuk saat aran bitince dershanede dört saat ders gör... dokuz gibi o bitsin, gecenin saat 12'sine kadar soru çözümü koysunlar. Ders bittiği an ben bir uyuyordum, allah allllaaah, bi kere gözetmen öğretmen uyandırdı "oğlum horlama çocuklar rahatsız oluyor" diyip... Bünyem alışkın değildi napiyim.
"Sabah 4e alarm kuriyim, ders çalışırım" diyordum, sabah 4'te uyanıp bilgisayarda sürtüyordum. Genelde blog okuyordum, sonra bi bakıyordum evden alarm sesleri, aaaa okul vakti! E hani ben ders çalışacaktım? Neyse ya, eve gelince kesin çalışırım. Eve gelir gelmez uyuyakaldığım için rüyamda ders çalışıyor olabilirdim...
Bu arada, sınav yaklaşmaya başlıyor, benim totom tutuşmaya başlıyor... Biraz ağırlık verince baktım benim sınavlar gayet iyi. Yani şöyle bir durum var, hani dersi derste öğrenen tipler var ya, ben de derste kulak dolgunluğu kazanıyordum. Sınavda da "sanki bundan bahsedilmişti yav" diyip işaretliyordum, doğru çıkıyordu. En en en son denemede bok gibi geçtiği için optiğin kenarını yalamamı saymazsak, denemelerin 9 netle başlamasına rağmen 35'le bitiyordu, gayet iyiydim yani.
Sınav geldi, tabi beni bi gör. Allah allaaah, 4 yıl ders çalışan adam ege tıp'ı zar zor istiyor, ben içimden "Hıhı, siz çalışın daha ahahah, ben bi 7 bin yapiyim, onu da 3'e çektim mi, bekle beni ege!" diyordum.
Kitapçıklar dağıtıldı, "kontrol edin" dediler. Sayfaları çeviriyorum, dedim "140 geliyor 140!!! ne yedi bini, ilk 5 bin garanti." Türkçe kısa gibi, fenler güzel, mat kolay gibi... Neyse, sınav başladı. Çok sevgili ben, Türkçe'nin ilk sorusunda iki şık arasında kaldım. Bi düştüm tabi. "Normaldir." diyip ikinci soruya geçtim. Bi insan nasıl 5 şık arasında kalabilirse aynen öyle kaldım. Kahpeler ya, böyle paragraflar mı olur. Üçüncü soruda başardım ama, üç şık arasında kaldım, alkış seslerini duymak istiyorum. Böyle benim gözlerim bi doldu... Annemin yüzü geliyor gözümün önüne, benden derece bekleyen hocaları filan görüyorum... Bi de içimden de "Ne twit atsam acaba lan bu lanet sınavla ilgili" diyorum, sınav anında bile sosyal medyayı düşünen bi malım gördüğün gibi. Baktım yapamıyorum, dua etmeye başladım, "umarım arkadaşlarım yapıyordur allahçım, yani yakın arkadaşlarım ha kalanlar önemli değil, onlar pis rakip" diyorum.
Bi şekilde Türkçede otuzuncu soruya geldim, saçlarımı filan tutuyorum.
Ya devlete çok kızgınım bu arada. Gerçekten de hayatımız 3 saatlik dandiriboktan bir sınava bağlı. Abi ne hakkınız var? Birincisi bu kadar stres gençlerin ömrünü kısaltıyor, sanki bana çok gelişmiş bir ülkeyiz, iş yeteneği olan nüfusu erkenden toprağa gömeceksiniz. İkincisi, ulan kilo aldık! Götüm kocaman oldu bildiğin, dünyaları devirmesem de ayağa kalktığım an sıra devriliyor resmen! Üçüncüsü, sanki diktiğin okulda kusursuz bir eğitim veriyorsun da sınavda ebesinin içindekini soruyorsun. Ve bir sürü gencin hayalleriyle oynuyorsun. Doktor olmak için sınava giren çocuk mühendislik yazmak zorunda kalıyor aynı stresi yaşayıp ömrünü kısaltmamak için. Ne hakkınız var ulan!?
Neyse, atarlandım, sınav anına dönüyorum. Baktım Türkçede bi cacık olmayacak, matematiğe geçtim. Türkçenin optik kısmı boş olunca ben ağlamaya başladım sessiz sessiz. Matematikte ilk soru bildiğin kolay, ben kalemi bile tutamıyorum filan, böyle bi kötü oldum. Kalktım, "çıkıcam" dedim, sonra "şimdi değil" dediler. Dedim "lan tolga, elli lira verdin çöz şunu salak olma." Birazcık çöziyim dedim. Ağlamaktan hiçbir bok yapamadım en iyi dersimde.
Fende de "seneye hangi dershaneye gitsem" diye düşündüğüm için en kolay yerleri kaçırdım, bi o kötü değildi. O da kolaymış diye zaten.
Sosyal zaten yukarıdakinin insafına kalmıştı.
"Sınav bitti" dediler, kimliği aldığım gibi ağlaya ağlaya çıktım. Bi de anacım ne şansızım, hava bok gibi, kafama dolu yağıyor bildiğin! Ulan ben orda ağlıyorum, bi de kafatasıma koccamaaan buzlar düşüyor, ıslanıyorum. canım acıyor. Çok trajikti!
Eve geldik, hemen twitter'a nefret kustum tabi. Güya herkesin kötü geçmiş, herkes bir şeyler yazıyor. Sonuçlar bi açıklandı, o kötü geçti diye ağlayanların hepsi ilk 20 binde, malak Tolga ise 7 bini hedeflerken 47 binde... Eeee, hani yığılma vardı? Ulan ben nereye yığıldım?! Düşüp yığılıcam şimdi o olacak. Bi de iki puan türü var ya, bari diğeri iyi olsun. Onda da 55 binin içindeyim. Bakakaldım. Neyse ki diğer sınavlarla gayet mükemmel toparladım -20'ye geldim naaaber- ama hayaldir ya bu, kaldım bi yıl daha.
Yani diyeceğim o ki, eğer ben bu sınavımda da o kadar güzel netlerime rağmen stres yaparsam boku yedim yine. Haa söylemedim, ben dershane birincisiyim bu arada bu zamana kadar yapılan tüm sınavlarda bu sene. Aşk acımı çekerim, sınavımda da birinci olurum! Bu yıl, geçen yıl bitirdiğim netle başladım ilk denememe. Umutluyum biraz kendimden ama işte geçen sene de böyle olmuştu diye, hedefimi çok yüksek tutmuyorum, her an her şey olabilir diye.
Bu arada, mezuna kalmaktan korkuyordum ya, lan iyi ki kalmışım. Aynı konuları ikinci kez, hatta sekiz yüzüncü kez görünce zorla beynine giriyor resmen. Fiziği bile anladım, çok şaşkınım valla.
*
Bi tek dün geceki ağlaya ağlaya uyuyakalışımdan sonra, sabahki denemede sıçtım. Ama hani bildiğin rezil ettim. İyi değildim diye çok takmıyorum.
*
Hedefim diş hekimliği bu arada, sonra anlatırım uzun uzun neden olduğunu. Okuyorum herkesi, pek zamanım kalmıyor yorum yapmaya.
Sınava girecek tüüüüm blogger'lara kocaman başarılar diliyorum. Herkes emeğinin karşılığını alsın.

NOT: 5 Mart... Ne diyeyim, o gün gelsin bi, ben senle görüşücem!

2 yorum:

  1. Yazıyı okuyunca bir an da geçen sene gözümün önünden film şeridi gibi geçti.Bir şey dicem ben de sınıvdayken ne tweet atsam diye düşünüyordum ve çıkar çıkmaz tweet atmıştım ^-^ ve Ahmet Hamdi Tanpınar konusunda olan paragraf,sahlep,orkideler falan,unutamıyorum.Kabus!
    İnşallah bu sefer olur Uska!!!Ve ben inanıyorum sana,olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canımın içii, olley be benim gibiler varmış ^_^
      Çok teşekkür ederim, umarım

      Sil