17 Şubat 2013

Otobüsten Daha Hızlı Giden Sınav Sonucum

Sizinle şu anımı da paylaşmak istiyorum. Çok acı bir anı kendisi, saçma salak ama fazla acı. Ağız yakan cinsten oluyor yani. 
Dershaneye yazılmışım böyle, başladı bu dershane ve bize "Haftaya sınav var." dediler. Hani şu Türkiye geneli olan. Daha dershanenin başları olduğu için pek bir konu yok, ne matematik ne fen sadece ilk ünitenin ilk kısımlarını zar zor halletmişiz ve sınav var.
Aramızda da bunu konuşuyoruz. 
- Lan bu sınavda ne soracaklar?
- Ne işledik ki lan?
- Çok kolaaaay görürsünüz siz. 
- Daha bir şey yok ya, kesin kolay olacak sınav. 
O sınav gelmek bilmedi, bir hafta nasıl geçti anlatamam. Hani kolay olacak ya sınav, ilk konular bir de her şey çok kolay. Gün sayıyorum birinciliğime, dershanedeki havama az kaldı diye diye kendimi avutuyorum. "Bu cumartesi nerde kaldı lan?" diye kendi başımın etini bir güzel yiyorum. Sonunda geldi o cumartesi işte. 
Sınav günü
Kendimi "20 Dakika" dizisinde gibi hissettim, onlar da her bölümün sonuna "Olay Günü" diye ekliyorlar. Bir anda dizi yapımcısı oldum anlayacağınız, ne hikmetse kendi dramımı çektiğim 2 saatlik bir dizi bu...
Sınavın olacağı sınıfa 15 dakika önce geldik hepimiz, maksat sohbet etmek. Tabi sohbet ederken hepimizde egolar tavan. Hem de öyle bir tavan ki...
- Birinci olacam lan görürsünüz.
- Çok kolay oğlum, olmayan salaktır.
- Düşünsenize hepsini doğru yapıyoruz, 500 tam puan falan!
- Üyyyf!
Öğretmen elinde optik formlar ve kitapçıklara sınıfa girdi, bazı arkadaşları ayırdı, bazılarına göz ucuyla baktı. Cin gibi cin. Zaten suç bize, ne diye sen hoca geldiğinde de arkadaşınla sohbet ediyorsun, gülüyorsun, şakalaşıyorsun, tabi ayıracak. Tüm öğretmenlerin politikası bu zaten. Birbirine yardım edecek can yoldaşı iki tane dostu birbirinden ayırmak. 
İlk önce optikler verildi, herkes dolduruyor. Bende de öyle bir heyecan var ki... İçimden de geçiriyorum "Allah'ım ben o egoistlerin sohbetine katılmadım, sen bana yardım et." Resmen imana geldim lan, dua okudum kitapçığı alınca. 
Türkçeden başladım direk. Lan bu nasıl sınav? Bir soruyu göt zoruyla çözüyorum, diğerini boş bırakıyorum... Örüntü aynen bu şekil optik formda. İşaretlenmiş soru, boş bırakılmış soru, işaretlen... Rezilim resmen, içimden de nasıl küfrediyorum Türkçeciye. Lan madem bu konular vardı sen niye bize başka konu anlattın?!?
Matematiğe geldim ki asıl boş olacak olan ders bu. Hatırlar benimle aynı yaştakiler, fraktal ve üslü sayılar vardı ilk konularda. Fraktallardan 1 soru, üslü sayılardan da 4 soru ama nasıl soru... Bokunu çıkarmış sorunun, sadece harf var lan sorularda?! Birini yapamadım üslü sayılardan. Toplam 4 soru yaptım o 20 mi 18 mi soruluk matematikten. Ha yalan olmasın, aritmetik ortalama sorusu vardı, onu da yapmıştım sanırım.
Fen ve inkılap apayrı zaten. Hiç konuşmayalım onları. Biz daha "Atatürk nerede doğdu?" diye sorarken adamlar ölümünden soru çıkarmış, fende sadece harflerin ne anlama geldiğini söylerken hazırlayan piçler harfleri birbirine karıştırmış, soru yapmış karman çorman. İngilizcede de zaten sadece üstte resim verip altta sorusunu soran soruları yapabildim, neredeyse hepsi resimliydi ama karikatür yapmışlardı, konuşma baloncuğunu dolduruyorduk. 2 saatlik sınav yarım saatte bitti ve optik bomboş bir şekilde kitapçığı ve optiği verip çıktım.
Otobüs...
Ben çıktım, artık nasıl bir şeysem herkes arkamdan pıtı pıtı kitapçıklarını verip geliyor. Oturduk daldık sohbete. Sanki daha demin egoizmin doruklarında yaşamıyorlardı benim arkadaşlarım, birden tavandan yere hatta yerin dibine çöktüler.
- Oha ağzına sıçim bu ne!
- Boku yedik abi, insan biraz ilk konudan soru koyar!
- Konuları da vermedilerki Allahsızlar!
- Off ki ne off!!!
Sohbet baya uzun sürdü ve tam sınavın bittiği zamanda hepimiz dershaneden çıkıp otobüslere bindik. Cama yaslanmışım, başım ağrıyor. Niye ağrıyorsa artık, giren sınav yüzünden mi yoksa bilmem kaç soruluk sınavın 30-40 arası sorusunu yaptığım için mi bilemem... 
Tam o anda annem aradı. "Herhalde nasıl geçtiğini soracak, dayanamadı kadın tabi." diye kendi kendime konuşuyorum. 
- Efendim anne?
- Oğlum bu ne?
- Ne ne?
- Sınav sonucun. Batırmışsın!
- Oha anne ne çabuk geldi sana bu ya!
- Bilemem artık!
Otobüste sinir krizi geçirdim resmen, arkadaşlar da ben annemle konuşurken bir tomar mesaj atmış, "Lan anneme sonuç geldi??" diyen de var, "Daha sınav bize gireli yarım saat olmadı, ne çabuk bu lan?!" diyen de... 
Otobüsten indim ve eve doğru yürürken aklımdan geçiriyorum...
Niye bu sınav hemen okundu da anneme mesaj gitti acaba diye.
Sanırım buldum.
Optikler boş ya.
Optik okuyucu bayram etmiştir o gün...
Okuyabileceği, işaretlenmiş sorusu olmadığı için... 

NOT: Sanırım optik okuyucunun kenarını yalayınca sınavınız geçersiz sayılıyormuş. Keşke o gün o kenarları ıslatsaydım lan, boku daha az yerdim vallaha. (Sınavda da dershanede 11 ya da 10. oldum, güya 500 alacaktım ha.)

8 yorum:

  1. Ahh şu sınavlar yok mu :)) Bende her pazar çekiyorum kendi dramamı.Artık sıkıntıdan okuyamıyorum soruları direk şıklara bakıyoum''aha bu mantıklı güzel bir şık'' diyip işaretliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin yöntem de güzelmiş vallaha :) Sanırım lise değilsin, lise biraz daha zor ama dershaneye gitmezsen ilk 2 sene biraz uzak kalabilirsin sınavlardan, dicektim dilim yandı çünkü yazılılar var... Ama gözünü korkutmayayım, başarılar, inşallah tüm istediklerin gerçek olur :)

      Sil
    2. Tesekkürler umarın senin de istediklerin gerçek olur ve ben liseyim :)) ilk okul mu sandın yoksa o kadar kısa degilim ben valla :D

      Sil
  2. 10.olmuşsuun daha ne istiyoon

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 500 alacam deyip 10. olursan (puanımı hayatta söylemem) böyle oluyor...

      Sil
  3. sınavdır geçer okadar büyütmeye gerek yok :p

    YanıtlaSil