10 Nisan 2013

Haklı olan haklı kalsın, bırakalım haklı kalsın..

Aklıma ilkokul günlerim geldi. Aslında şu an gelmedi, birkaç gün önce arkadaşlarıma anlatmıştım ne kadar eziklendiğimi.. Şu anda da yazayım dedim, siz de bilgilenin.. Beni ezikleyin, alay edin, bana haksızlık yapın.. Ha bir de hatırlamamın diğer sebebi, annemin ilkokuldaki arkadaşımın (aslında hiçbir şeyim değil pezevenk.) annesini görmesi oldu.. Yoksa kim yazar bu bloga saçmalıklarını, rezilliklerini.. Tabiki de ben..
.....
İlkokulda trafik diye bir ders vardı hatırlarsanız.. Benim de ezberim o zamanlar daha iyiydi, beynim daha iyi çalışıyordu böyle. Yazılılara şimdiki gibi "aman boşver okulda bakarım." şeklinde değil de "ne olur bitmesin bu güzel kitap." şeklinde çalışıyordum.. 
Öğretmenimi kesinlikle şu an kötülemek istemem ama harbiden haksızlık yapardı zamanında.. Kimin annesi pasta-börek yapıp getirir, kimin velisi gelip onunla konuşursa o çocuğun tüm istedikleri gerçek olurdu.. Birden öğretmen sınıfa girdi.
-2 hafta sonra okullar arası trafik bilgisi yarışması var. Yazılıdan 95i geçenler okulumuzu temsil edecek. Yazılı biraz daha zor olacak, iyi çalışın..
Tabi bendeki sevinci görsen, allaah dedim birden. Tam da öğretmenin gözüne girebilmek için bir fırsat! Artık beni de sever, sayar, üstün tutar.. Tam 3 gün sonra da trafik yazılısı var. Hayvanlar gibi çalıştım, kitabı yaladım yuttum. 
Yazılı günü geldi, yetmedi okulda da çok çalıştım.. Sonra yazılıya girdik ve 97 aldım. Tam 4 kişi gerekiyordu ve 4 kişi 95i geçebilmişti, biri de bendim.. Mutluluktan ölüyordum.. 
Öğretmen sınıfa girdi, "95i geçenler ayağa kalksın." dedi, hepimiz kalktık. Birden "M. sen de kalk." dedi. Çok iyi hatırlarım, M. yazılıdan 91 almıştı. 
-seni de yarışmaya gönderiyorum, Uska yedekte
-olleey be olley
Gözlerim doldu, oturun dediğinde kafamı sıraya gömüp ağladım. Kalkıp diyemedim "lan piç 95i geçenlerdi hani?" diye.. Bir tek sıra arkadaşım gördü ağladığımı.. Belki de öğretmen de gördü ama tınlamadı bile..
Sonra hani filmlerde olur ya, insanlar bir şeyleri hatırlamaya çalışır. Yavaş yavaş hatırlamaya başladım, M.'nin babası okula geldi, öğretmenle konuştu ve sonra gülerek çıktı gitti. Hem de bana bakıp gülerek.. 
Beni de götürdüler yüzüme vurmak ister gibi o lanet yarışmaya, ama yolda çok dua ettim "inşallah M. yüzünden bir soru bilemezsiniz ve o soru yüzünden kaybedersiniz." diye. Sanırım o kadar içten istemişim ki tam istediğim gibi oldu, "hangisi yanlıştır?" sorusunu bilemediler.. 
Ama hala içimde o günün nefreti var.. Ne M.'ye ne de öğretmene. Tamamen babasına.. Lan pezevenk, bari beni yarışmadan sildirdin, ne diye bana bakıp gülüyorsun! Dişlerin götüne girer inşallah..
.....
Her sınıfta olduğu gibi, bizim sınıfta da İstiklal Marşı yarışması yapılacaktı. Öğretmen hazırlanın diye çok tembih etti, bu sefer durum ciddiydi çünkü sınıfta birinci olan okullar arası yarışmaya katılacaktı.. Bir sürü bakanın önünde okuyacaktı ve bu heyecanı ben yaşamalıydım.. 
Sınıf içi olan yarışma günü geldi, sınıfta sesler yükselip duruyor "Garbın afakını..." diye. Herkes harıl harıl İstiklal Marşı okuyor. Öğretmen girdi, herkesi sırayla kaldırmaya başladı.. Kalktım, aslanlar gibi okudum.. Harbi iyi okudum o zaman.. Öğretmen iki kişi seçti final için.. Ben ve Ç. 
Kapalı kutu oylaması yapıldı, heyecandan titriyorum ayakta.. içimden de geçiriyorum, "Ç. bok gibiydi lan o niye seçildi?" diye.. Sonunda oylar sayıldı ve resmen sınıfın tamamı bana oy vermişti.. Öğretmen ayağa kalktı. Ben bekliyorum işte "Uska aferin süpersin." demesini. Ne dedi peki?
-Ç. bence duyguyu daha çok verdi, o gidecek yarışmaya.
Yine benim gözlerim doldu, zaten o an zil çaldı ve ben koşa koşa bahçeye indim.. öğrüm çıkana kadar ağladım, ağlamadan önce öğretmen Ç.'yı tebrik ettirdi bana. Daha da kötü oldum.. 
Yarışma günü geldi, öğretmen ve Ç. okuldan gitti.. Ders boştu ve ben yine dualara başladım. "İnşallah ilk 3e giremezsin, elin boş dönersin!" diye.. 
Yarışmadan döndüler ve 4. olmuş hem de 7 okul arasından. Gülümsedim ve sanırım Ç. bunu gördü, o günden sonra da hiç yakın olmadık.. Yine düşündüm, benim duygulu okuduğum kesindi, lan ağlayacaktım daha ne olsun!! Ama o seçildi.. Neden biliyor musun? Çünkü annesi öğretmene pasta yapmış onu seçsin diye, beraber oturup yemişler, gülmüşler.. Bunları sonradan öğrendim ben.. 
Bu sefer de duam tutmuştu, haksızlıklarla dolu bir yıl geçirmiştim üstelik. Ama en çok Ç. yi sokakta görürsem bana İstiklal Marşı okumasını istiyorum.. Bakalım duyguyu alacak mıyım, top! Annesini de hiç sevmezdim.. Öğretmenime laf edecek kadar küçülmedim, 5 yıl okuttu beni ama bu kadar haksızlık fazlaydı be hocam.. 
.....
Bunun gibi onlarca anım var daha.. Hep sustum, hiçbir zaman hakkımı savunmadım.. Annemle konuşuyorduk o gün, eski bir arkadaşımın annesini görmüş dedim ya.. O arkadaşımla da başkanlık seçimi anım var.. Belki sonra.. 
Ama şunu unutma derim sana, haksızlıkları görüyorsan açıkça dile getir. Hele ki benim gibi elinde delilin varsa.. Ve bu arada, ilkokul arkadaşlarımın anne ve babaları; hepinizden nefret ediyorum piç kuruları!!

2 yorum:

  1. Oooooo :( üst üste baya talihsizlik yaşamışsın ama pes etme.

    YanıtlaSil
  2. İlk okuldayken sanırım bir çoğumuz böyleydik. Haksızlık yapılırdı ama hiç sesimizi çıkarmazdık. Hele ben ağlamazdım da. ''Sanırım öğretmen daha iyi biliyor'' deyip kendimi kandırdım hep.
    Ama lisede böyle mi? bir haksızlık yapsalar bütün okulu ayağa kaldırırım.

    YanıtlaSil